Bir çok ailenin en büyük sıkıntılarındandır yemek problemi.Sadece belirli besinler dışında çocuklara diğer faydalı besinleri sevdirme konusunda bir çok aile zorluk çeker.Peki bunun nedeni sizsiniz desek ?
Yemek yedirirken yapılan en büyük yanlışlardan biri ; "Yemeğini yemezsen küserim","Bak arkadan ağlar","Yemeğini bitirmezsen parka götürmem" gibi cümleler kurulmasıdır.Bu tarz cümlelerle yemek saatleri çocuklar için bir işkenceye döner.Çocuk kaçar anne kovalar , elinde kaşıkla tüm evi gezen anne-çocuk görüntüsü ortaya çıkar.Biraz daha çocuğunu yumuşak karnından vurmak isteyenler ise TV karşında çocuk kendini kaybetmişken peşi sıra lokmalar ağzına tıkılır.Sonuçta anne yüreği , "Yeter ki karnı doysun , yesin"...
Oysa her çocuğun yaradılıştan var olan bir fıtratı vardır "İhtiyaçlar".Hemen hemen her çocukta benzerlik gösterir.Bu ihtiyaçlar yaşama devam edebilmenin ilk koşuludur.Temel ihtiyaçlar adı altında olan "yemek yeme" ihtiyacı da doğuştan gelen bir güdüdür.Bu ihtiyaç giderilmez ise çocuk kendiliğinden bir çabaya girer.Bu çabalar hırçınlık,ağlama,tepinme,kendini sıkma,saldırma şeklinde görülebilir.Bu durumların hepsi çocukların açlık ihtiyaçlarını gidermek için verdiği mesajdır.Mide boş(aç) olduğu anlarda mide asidi salgılar.Bu asit çocuğa bir acı vererek midede yanma hissi yaratır ve yemek yeme zorunluluğu oluşturur.Çocuk istese de istemese de bu durumu bastırmak için yemek yeme ihtiyacı duyacaktır.Diğer bir yemek yemeye iten güç "Damak tadıdır".Damağa yerleşen lezzetlerin arzu edilmesi de yemek yeme ihtiyacı doğurur.Bu iki sebepte doğuştan insan bedeninde var olan durumlardır.
Eğer tıbbi yardım gerektirecek bir sağlık durumu yoksa her çocukta "Çark" hatasız çalışır.Damak tadı ve mide yanması bu çarkın en önemli dişlilerindendir.Acıkan çocuğun midesi yanar-bunu bastırmak için yemek yer-yediği yemekten damak tadı oluşur-oluşan damak tadı bir sonraki yemeğin arzusunu oluşturur.
Peki yemek yeme bu kadar basit bir olaysa , neden bu kadar çok yeme problemi yaşayan çocuk var?
Bu sorunların en başında sabretmemek vardır.Yani, eğer çocuğun sağlık açısından bir sıkıntısı yoksa ise çocuğun acıkmış olmasını bekleyememektir.Mide asidi salgılanmamış çocuğa yemek yedirmek , yemeğe ve ebeveyne tepki oluşturmaktan başka bir işe yaramaz.
Uzmanların " bırakın yemesinler , ölmezler" demesinin sebebi de budur.Bu demek değilki bırakın ne hali varsa görsün!Burada yapılması gereken yemek yemenin bir ihtiyaca dönüşmesini beklemektir.
Unutmayın;yemek yemek temel bir ihtiyaçtır ve ebeveynler bu temel ihtiyacı yanlış davranışlar ile sorunlu hale getirirler.
Yeme alışkanlığına bir daha geniş bir çerçeveden bakacak olursak Dr.Adem Güneş'in 3Z formülü değerlendirilmelidir.Bu formül ebeveynler için oldukça yol gösterici bir toparlama olacaktır.
3Z Formülü
1-Zorlama Var mı ?
Yemek kesinlikle zorla yedirilebilecek birşey değildir.Bir ihtiyaçtır.Uykunun gelmesi , tuvalet ihtiyacı , susamak gibi yemek yemekte zorunlu ihtiyaçlardan biridir.Kendiliğinden oluşur.Zorla yedirilen yemek sadece tepki oluşturur.
Her bireyin bir damak tadı ve aldığı haz vardır.Buda ancak sakin ve yavaş yenildiğinde hissedilir.Eğer çocuğa "çabuk yemeğini bitir , hadi ,hala bitirmedin mi ? " gibi sözler kullanırsanız çocukta acele ile yemek yemeye ve yenilen yemekten haz alamamasına sebep olursunuz.Bu davranışta çarkın en önemli dişlilerinden olan "bir sonraki yemeği arzula" ilkesini bozmuş olursunuz.
Yani ilk kural ; Zor-la-mı-yor-uz , acıkmasını bekliyoruz , sabırla kendi yemeğini bitirmesini bekliyoruz.
"Ee benim çocuğum hiç acıkmıyor " diyen anneler ; yemek öğünleri arasında çocukların abur cubur tarzı besinler tüketmediğine ve ihtiyaç fazlası su tüketmediğine emin olursanız , acıktıklarını göreceksiniz.Bu yaklaşımlara rağmen çocuğunuz yemek yemede sorun yaşıyorsa en kısa zamanda mutlaka bir uzmanla görüşmenizi tavsiye ediyoruz.
2-Zaman Uygun mu ?
Yemek yedirmeye çalıştığınız zaman diliminin uygunluğu çok önemlidir.Sabah okula gidecek olan bir çocuğa daha uykusu açılmamışken "hadi kahvaltını bitir,geç kalacaksın , okula yetişeceğiz" tarzı cümleler kurmanız , çocuğun yediği öğünün onun sistemine zarar vereceği anlamına gelir.Çocuk için yemek acıktığı zamandır.Çünkü yaradılışı budur.Acıkmayan çocuk, yapılan zorlamalar ve baskılara anlam veremez ve hırçınlaşır.Bunun tam aksi acıkan çocuğu bekletmek ise onun yeme ihtiyacını bastırmasına sebep olur.Buda çocuğun açlığa karşı duyarsızlaşmasına yol açar.Çocuk midesindeki acıyı bastırmayı öğrenir bunun sonucunda saatlerce aç kalabilen çocuklar ortaya çıkar.
Yukarıdaki nedenlerden dolayı yanlış bilinen "Çocuğu erken yaşta öğünlere alıştırmak" yanlıştır.
Çocuklarda beslenme 4 yaşına kadar öğün ile değil ihtiyaç halinde gerçekleşmelidir.4 yaşından sonra yavaş yavaş , alıştırarak öğün sistemine geçilmelidir.
3-Zemin Müsait mi ?
Burada kullanılan "Zemin" , çocuğun ruh halidir.Örneğin , az önce bir tartışmadan çıkan çocuk " hadi yemeğe otur" denildiğinde tepkili olacaktır ve ya arkadaşları ile oynadığı oyunun en can alıcı noktasında yemeğe çağırılan çocuk zorluk çıkaracaktır.Geldik en önemlisine;Yemek kültürü...Sadece doyulup kalkılan sofralar çocuk için bir süre sonra yeme düzeni oluşturamamanın en önemli sebebi haline gelecektir.Çocuk sofraya ailesindeki bireylerle oturup sohbet edebilmeli , kendini ifade edebilmelidir.Ayrıca çocuğun yemeği ailecek vakit geçirebildikleri , buluştukları bir zaman dilimi olarak tanımlayabilmesi çocukta yemek kültürü oluşmasını ve kendisini değerli hissetmesini sağlayacaktır.Kısa sürede yenilip terkedilen,bir yandan yemek yenip bir yandan TV izlenen yemekler çocuk gelişimi için uygun değildir.Eğer yukarıdaki şekilde bir yemek düzeninizin varsa , ilk akşam yemeğinizde televizyonu kapayın.Oluşan sessizlikte iletişiminizin aslında ne kadar az olduğunu fark edeceksiniz.
Televizyonlar en azından yemek yerken kapansın , aile içi sohbetler açılsın.Değişimi göreceksiniz.
Pelin Öztepe
EmoticonEmoticon